التشديد
في ترك
الجماعة
47- Cemaati Terketme Konusunda
Taviz Vermeme
أنبأ سويد بن
نصر قال أنبأ
عبد الله عن
زائدة بن
قدامة قال
حدثنا السائب
بن حبيش
الكلاعي عن
معدان بن أبي
طلحة اليعمري
قال قال لي
أبو الدرداء
أين مسكنك
فقلت في قرية
دوين حمص فقال
أبو الدرداء
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يقول
ما من ثلاثة
في قرية ولا
بدو لا تقام
فيهم الصلاة
إلا قد استحوذ
عليهم
الشيطان
فعليك بالجماعة
فإنما يأكل
الذئب
القاصية قال
السائب يعني
بالجماعة
الجماعة في
الصلاة
[-: 922 :-] Ma'dan b. Ebi Talha
el-Yameri' anlatıyor: Ebu'd-Derda bana: "Evin nerede?" diye sordu.
Ben de: "Hıms yakınlarında bir köyde" dedim. Bunun üzerine bana şöyle
dedi:
Ben Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'in: "Bir köyde veya çölde üç kişi bulunur da
orada cemaatle namaz kılınmazsa şeytan onları hakimiyeti altına alır. Cemaati
elden bırakmayın! Çünkü sürüden ayrılanı kurt kapar" buyurduğunu işittim.
Saib dedi ki:
"Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) cemaat sözüyle namazdaki
cemaati kastetmiştir.
Diğer tahric: Ebu
Davud 547; Ahmed b. Hanbel 21710; İbn Hibban 2101.
التشديد
في التخلف عن
الصلاة
48- Namazdan Geri
Kalma Konusunda Taviz Vermeme
أنبأ قتيبة
بن سعيد عن
مالك عن أبي
الزناد عن الأعرج
عن أبي هريرة
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قال
والذي نفسي
بيده لقد هممت
أن آمر بحطب
فيحطب ثم آمر
بالصلاة
فيؤذن بها ثم
آمر رجلا يؤم
الناس ثم
أخالف إلى
رجال فأحرق
عليهم بيوتهم
والذي نفسي
بيده لو يعلم
أحدهم أنه يجد
عظما سمينا أو
مرماتين
حسنتين لشهد
العشاء
[-: 923 :-] Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Canım elinde olan
(Allah)'a yemin olsun ki odun toplatayım, sonra namaz için ezan okunmasını ve
bir adamın cemaate imamlık yapmasını emredeyim, sonra da bu cemaate gelmeyen
kimselere gidip evlerini kendileri içindeyken yakıvereyim diye gönlümden
geçirdim. Canım elinde olan (Allah)'a yemin ederim ki cemaate gelmeyenlerin
birisi, etli ve yağlı bir kemik veya iki güzel paça bulacaklarını bilselerdi
mutlaka yatsı namazına gelirdi" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari
644, 657, 2420, 7224; Müslim 651/251, 252, 253, 254; Ebu Davud 548, 549; İbn•
Mace 791, 792; Tirmizi 217.